Murat Turan/ Aralık 25, 2017

Son zamanlarda aklımda bir soru var…

Her şeyin dijitalleşip otomasyon sistemleri ile yapıldığı bir zamanda yaşadığımız bir gerçek. Peki benim yetkinliklerim ve yeteneklerim önümüzdeki 20 yıl içinde hala gerekli ve değerli olacak mı?

Eğer olmayacaksa, ben ne tür bilgi ve eğitimler ile gelişimime devam etmeliyim?

Bunlar hepimizin kendisine sorması gereken sorular. Hızla değişen durumu yakalayamamak, ya da değişime ayak uyduramamak geri gitmek demektir. Geleceği makul ölçüde öngörmek ve şimdiden hazırlıklara başlamak gerek. Yeni neslin eğitim şablonunu da bu yeni gerekliliklere göre uyarlamalıyız.

Söylemesi güzel de, nereden başlayacağız?

Sizi son zamanda yapılmış güzel bir araştırma ile tanıştırmak istiyorum. Yazının sonunda tamamını bulabileceğiniz orjinal metin linkini görebilirsiniz. McKinsey, benim ara ara göz attığım, derin analizler yapan bir kuruluştur ve otomasyonun geleceği ile ilgili yaptıkları analizi çok ilgi çekici buldum. Buyrun birlikte göz atalım:

A) Hangi meslekler gelecekte otomasyona uğramaya daha yakın?

Bu grafik kabaca meslek kolları bazında, önümüzdeki 30 yıl içinde otomasyon yapılabilirliği gösteriyor. Dikey eksen teknik olarak şu an insan ile yapılan işlerin otomatik olarak yapılabilme potansiyelini, yatay eksen ise şu an ne kadarının insana dayalı yapıldığının yüzdesini veriyor. Örneğin en altta %100 insan ile yapılan ve gelecekte de otomasyona tabi olamayacak psikiyatr, meclis üyesi gibi işler var. İşlerin %73 insana dayandığı ve %20 otomatikleştirilebilir görünen 3. barda moda tasarımcıları, CEO’lar, istatistikçiler örnek verilmiş. En üst bar gelecekte tamamen otomatikleşmesi beklenen işler ve halihazırda zaten çok yoğun olarak otomasyon ile yapılıyorlar. Bunlara örnek olarak grafikte dikiş makinesi kullanıcıları, tasnif ayırma işi yapan tarım işçileri verilmiş.

Sonuçlar elbette akla, mantığa çok yakın ve tahmin edilebilir hepimiz için. Değerlendirmemiz gereken ilk durum halihazırda yapmakta olduğumuz işin gelecek potansiyeli.

Aynı konuya farklı bir açıdan; bu kez pozisyonlar bazından bakalım. Gelecekte yerini bilgisayarların alması en muhtemel işler ile daha uzun bir süre insana bağlı kalacağı öngörülen pozisyonları inceleyelim:

Burada “predictible physical” olarak ifade edilen, seri üretim işleri. Fabrikalarda ustalığa dayanmayan basit operatör görevleri. “Unpredictible physical” dediği ise, daha el işçiliğine dayalı kaynak vb. sabit, standart ortamlarda, hep aynı iş üzerinde yapılmayan işler. Gördüğünüz gibi, öngörülebilir, belirli ortamlarda yapılan fiziksel işler, data işleme ve data toplama işleri gelecekte otomasyona girme potansiyeli en yüksek işler durumunda. Yöneticilik ve karar alıcı uzmanlık pozisyonları ise bu açıdan güvenli bölgedeler.

Araştırma otomasyona çevrilebilirliğin sektörler, pozisyonlar ve ülkeler arasında değişken olduğunu söylüyor. Ama yüksek oranda bilgisayarlarla yapılabilecek işler dünya genelinde 1.2 milyar insanı ve 14.6 trilyon dolar maaşı ilgilendiren bir durummuş. Bu hafife alınacak bir iş değil ve bu kadar işsiz ile ne yapılacağı da paralelinde düşünülmeli.

Araştırmanın devamında bu dönüşümü etkileyen faktörler, tahmin edilen hız vb. birçok ilave bilgiyi bulabilirsiniz.

B. Otomasyon neleri değiştirecek?

Giderek artacak olan otomasyonun en çok etki yapacağı iki etken verimlilik ve işçilik piyasası. Aşağıdaki grafik şu an olan ile gelecek 50 yılda olması beklenen arasındaki korkutucu farkı görmenizi sağlayabilir:

Geçtiğimiz 50 yılda %1.8’lik Gayrisafi yurtiçi hasıla artışı beraberinde %1.7’lik istihdam artışı getirmiş. Ama önümüzdeki 50 yılda, aynı artışın, sadece %0.1’lik bir istihdam artışı getireceği öngörülüyor. Bu çok büyük bir fark. Bu bilgiye, dünyada nüfus artış hızının azalmadığı aksine arttığı bilgisini eklerseniz konunun daha da ciddi bir hal aldığını göreceksiniz.

Dünya bu durumu ilk kez yaşamıyor. Makineleşmenin her aşamasında; endüstri 1.0 diye tabir edilen durumdan bu güne kadar, hep benzer gelişmeler ve makinelerin insanların yerini alacağı ile ilgili benzer kaygılar olmuş. Ancak bir şekilde, dönüşüm, yeni iş imkanları yaratarak orta vadede dengeye gelmiş. Bu kez durum farklı mı?

Bence farklı, çünkü önceki dönemde teknolojik gelişmenin paralelinde ortaya çıkan yeni tür işler vardı. Örneğin daktilolar, büro makineleri ve bilgisayarların ilk geliştiği zamanlarda insanlar, artık ofis işlerinin çok hızlanacağını ve ofis çalışanlarına ihtiyacın onda bire düşeceğini söylüyorlardı. İş hızlandı ama gelişen teknoloji daha fazla kaydı, daha fazla veriyi, daha fazla detayı işlemeyi de mümkün kıldığından toplam iş çok değişmedi. Önceden büyük zahmetler ile yapılırdı üretim kontrolleri; eski usül mihengirler, kumpaslar. Teknoloji gelişti. Şimdi 3 boyutlu hassas ölçümler, lazer iz ölçümleri, fotometrik ölçümler standart oldu. Ama beraberinde istenen teknik şartlar, hassasiyet, veri toplama ve kayıt prosedürleri de çok değişti. Bu kez farklı olan ise şu; bu kez otomasyon ve bilgisayarların yetenekleri bu yan işleri de kapsar hatta öncelikle bu tip işlerin yerini alır durumda.

Bu genel analizlerin ve kehanetlerin sonrasında bizim asıl konumuza gelelim. Biz dünya genelindeki bu değişimin bir parçasıyız ve gelecek 50 yılda nelerin gerçekten olacağını hep birlikte göreceğiz. Bu trendi durdurmak ya da değiştirmek de kişiler için mümkün değil. Bizim önce kendimizi, sonra işletmelerimizi, sonra da ülkemizi nasıl hazırlayacağımıza odaklanmamız gerekli.

C. Neler yapılabilir?

Öncelikle kişisel bazda ele alalım. Şu an hangi iş kolunda, nasıl bir pozisyonda çalıştığınızı bilmiyorum. Ayrıca, yetkinlikler ve farklı bir pozisyona geçme ihtimalleri de herkes için farklı olacaktır. O nedenle, herkese uyacak hazır formüller vermek mümkün değil. Ancak yukarıdakine benzer çalışmalardan, kendimiz ya da en azından çocuklarımız için bazı trendleri izleyebiliriz.

Avukat, doktor, psikiyatrist, sanatçı, modacı, aşcı vb., içerisinde otomatikleşemeyecek unsurlar barındıran işler doğaları gereği hep geçerli olacak ve talep artacak. Ayrıca bu otomasyonun da yönetilmesi ve kontrol edilmesi gerekecek. O yüzden kodlama bilen, sensörler ile arası iyi, otomatik kontrol dersinden yüksek not almış çalışanlar gelecekte daha popüler olacak. Bir zamanlar, CNC tezgahlar üretim sahalarına ilk girmeye başladığında, onları kullanıp parça işleyebilen adamlar nasıl “Abdurrahman Çelebi” muamelesi gördüyse, her sürecini otomatikleştirmiş bir fabrika da bunların dilinden anlayan ve çalışır durumda tutan ekibe çok ihtiyaç duyacak.

Eğer üretim temelli fabrikalarda yönetici iseniz, bu daha “otomasyoncu” adamları yönetmek zorunda kalacağınız anlamına geliyor. O halde, özellikle üretim müdürlerinin de, kenardan köşeden otomasyon, sistemler arası iletişim temelleri, kodlama gibi konularda bu ekiplerin dilinden anlayacak kadar kendilerini eğitmeleri önemli olacak demektir. Akıllı İK yöneticileri, firmalarının yönetici kadrolarına bu tip eğitimleri planlamaya başlamalılar bence.

Hangi meslek koluna bakarsak bakalım benzer öngörüleri bulacağız. İK artık çok daha fazla sosyal medya ile haşır neşir olmak zorunda olacak. Her çalışan iş takibi için uygulamalarla barışık olmayı öğrenmek zorunda.

Henüz tanışmadıysanız kariyerinizi ilgilendiren hemen tüm konularda “uzaktan eğitim”, “online kurslar” ve ücretsiz bilgi platformları olduğunu ve bunları düzenli takip edip öğrenmeye devam etmek zorunda olduğunuzu da bilmelisiniz.

Bizden biraz geçmiş olabilir ama çocukların mutlaka Türkçe, İngilizce ve Bilgisayarca öğrenmesi gerekiyor. Hem de mümkün olduğu kadar erken yaşta.

Ben bir operatörüm fabrikada, ne yapabilirim ki?

Bir fabrikada operatör, eğitimsiz ve vasıfsız bir işçi ya da ev hanımı olabilirsiniz. Bunlar öğrenme imkanlarına, hem maddi, hem düşünsel, hem de zaman ayırma açısından en uzak olduğu düşünülen işlerden bazıları. Ancak burada, diploma ya da parasal imkan değil öğrenme isteği ve hevesi fark yaratıyor. Yönettiğim hatlardan biri otomatikleşecek ve maalesef bazı görevlere son verilecekse, kalacaklar için baktığım en önemli kıstas bu. Veri toplama işine yatkın, öğrenmeye açık, kafası çalışan adamlar istiyoruz doğal olarak. Bu özellikleri bir de ahlak ile birleştirirseniz vazgeçilmez bir eleman olacağınıza garanti veriyorum ben.

Bir başka açıdan, dijital çağın yukarıda bahsedilen türde işleri yapanlar için, aslında daha önce hiçbir zaman olmadığı kadar fazla imkan sunduğunu da söyleyebiliriz. Bir ev hanımının dijital pazarlama yapması, başka ülkelerden birilerine ulaşması, bir blog kurması gibi sonsuz imkan var. Tabi bu imkanların olduğunu görmek için bile belirli oranda bilgi sahibi olmak gerekli.

Hepimizin anlaması gereken şu; dünyayı para yönetiyor ve otomasyon aynı işi daha ucuza yapmak demek. Ayrıca daha hatasız ve daha öngörülebilir şekilde. Bu dönüşüm bir kişinin, grubun ya da ülkenin yönettiği bir şey değil, dünya düzeninin genel gidişatı. Gelecek 30 yılda olacakları şimdiden görmek ve hem kendimizi hem de kurumlarımızı buna hazırlama için bir şeyler yapmalıyız.

Bu yıl 28 Nisan’da New York’ta bir zirve yapıldı. “The Digital Future of Work Summit” ; işin dijital geleceği zirvesi, tam olarak yukarıda çok kabaca değindiğimiz ve her bir maddesi ayrı ayrı açılabilecek konularla ilgiliydi ki, alıntılarla paylaştığım araştırma da bu zirvenin sonuç çıktılarından birisi. İster bir çalışan, ister çalışma hayatına atılacak 20’li yaşlarda bir genç, isterseniz ilkokula yeni başlamış bir çocuk olun, pozisyonunuza, mevcut yeteneklerinize ve yaşınıza göre geleceğe hazırlanmak için yapmanız gerekenler var. Bu konuda sizde bir nebze olsun bir kıvılcım uyandırmaya çalıştım. Gerisi sizin öğrenme isteğinize, merakınıza ve araştırmalarınıza kalacak.

Son olarak gelecek ile ilgili bazı önemli başlıkları verelim:

  • Öğrenmeyi öğrenmek en önemli yetkinliklerden biri olacak
  • Kariyer yolları artık çok daha belirsiz olacak
  • Bir şeyleri kendi başınıza öğrenebilir durumda olmalısınız
  • Makinelerle çok daha yakın bir ilişkimiz olmaz zorunda
  • Analitik ve yaratıcı düşünebilmek gerekli
  • Yeni fırsatlara açık olmayı öğrenmelisiniz
  • Yeni uygulamaları kullanabilmeli, kodlama ve sensör teknolojilerine aşina olmalısınız

Ülkeler raporu, çalışan gücünü dönüştüremeyen ve eğitemeyen ülkelerin yakın gelecekte çok düşük maaşlar ve çok yüksek işsizlikle boğuşmak zorunda kalacağını vurguluyor. Elbette küçülen ölçeklerle bu işletmeler için de kişiler için de geçerli.

Geleceğimizi şansa bırakamayız. Ne demiş Nietzsche : “Fatihler şansa inanmaz”, çünkü Tony Robbins’in dediği gibi :” Hazırlıklı olarak fırsatlarla karşılaşmak, şans dediğimiz sıçrama tahtasıdır”.

 

https://www.mckinsey.com/mwg-internal/de5fs23hu73ds/progress?id=-E2Mmj4ZGseXEpFL0ggzsvFqMnrZ-J_EPCFpP4O8qzE,

https://www.mckinsey.com/global-themes/future-of-organizations-and-work/what-the-future-of-work-will-mean-for-jobs-skills-and-wages#part 3

https://learndigital.withgoogle.com/dijitalatolye?&ds_kid=43700019378251546&gclid=CjwKCAiAvf3RBRBBEiwAH5XYqKVgFrOAWATIDIb8QBO8Dv4VLZJVmzZrABDC90bkyOAWWPW8bx_d1BoCtwUQAvD_BwE&dclid=CMnYnKrXpNgCFUYg0wodmegOYw

https://www.mckinsey.com/~/media/mckinsey/business%20functions/mckinsey%20digital/our%20insights/where%20machines%20could%20replace%20humans%20and%20where%20they%20cant/sector-automation.ashx

http://digitalfutureofwork.com

Share this Post