Bu soru insan kaynaklarının kendisine sıklıkla sorduğu ve yine sıklıkla kendi kendine yalan söylediği bir konuya işaret ediyor; çalışanlar memnun mu?
Ne yazık ki şahit olduğum bir çok insan kaynakları yönetimi gerçekten olanla, olmasını istedikleri temenni durumları birbirine karıştırır. Yani, bilerek mi yoksa gerçekten öyle hissettikleri için mi bilmiyorum, genelde gerçeklikten uzaktırlar. Onlara göre; insan kaynakları politikaları çok iyidir, tüm çalışanlar yeterince bilgilendirilmiştir, eğitim programları tam hedefe yöneliktir ve IK konularında yıl içerisinde çok önemli çalışmalar yapmışlar, önemli ilerlemeler göstermişlerdir.
Peki ya gerçek?
Bu noktada kişisel deneyimlerimi bir kenara bırakıp araştırmalar ne diyor ona bakalım. Bu yazıyı yazmama ilham kaynağı olan, Linkedln tarafından yapılan çok yeni bir araştırma. Araştırmanın tam ismi “Why more employees are considering leaving their companies”, yani; “Neden giderek daha çok çalışan şirketlerini bırakmayı düşünüyor?” (Orjinaline yazının altındaki linkten ulaşabilirsiniz)
Araştırmanın giriş yazısında dünya genelindeki çalışanların %85’inin işlerini değiştirmek istediğini ya da olası fırsatlar için “Head Hunter” dediğimiz işe alım aracılarının tekliflerine açık oldukları belirtiliyor. Eğer bu araştırmanın örneklemini yeterli kabul ederseniz ve içerisine Türkiye’yi almasalar da, benzer durumu için ülkemize de genelleme yapmamız şartını onaylarsanız araştırmanın sonuçlarını kabul edebilir ve üzerinde tartışabiliriz.
Aynı giriş yazısında vurgulanan bir başka önemli nokta daha var; “şirketler en iyi işe alımları kovalarken ellerindeki yetenekleri harcıyorlar”. Bu bana biraz, evlendikten sonra evdeki eşini bir şekilde elinin altında gören ve gözü dışarıya bakan kişileri anımsatıyor. Onlar dışarıda başka güzellikler ararken, er ya da geç, ihmal ettikleri ya da eskisi kadar ilgi göstermedikleri eşleriyle problem yaşayacakları kesindir.Şirketlerdeki yıldızlar da çoğu zaman gerekli ilgiyi ve değeri görmezler. Bunun ise işletmeler için tahmin ettiklerinden çok daha yüksek bir maliyeti vardır.
Şimdi rakamlara biraz bakalım. Aşağıdaki grafik bazı ülkelerdeki yıllık turnover (çalışan devri) oranını gösteriyor. Koyu mavi oran ise bunun %kaçının çalışanın isteğiyle ve “önlenebilir” olduğunu gösteriyor:
Amerika örneğine bakalım. Yıllık iş gücü devri oranı %15 ve bunun %10.3’ü çalışanın isteğiyle gerçekleşmiş. Araştırma bu %10.3 lük oranı doğru IK politikaları olsa ya da çalışanın istekleri anlaşılabilse önlenebilir olarak kabul ediyor ve bu önlenebilir işten ayrılmaların Amerikan şirketlerine yıllık 75 milyon dolarlık bir maliyet yüklediği belirtiliyor. Yani bu oranda %1’lik bir azalma sağlayabilseler 7,5 milyon dolar getiri elde edilebilir. Bu değerin nasıl hesaplandığını raporun orjinalini inceleyerek görebilirsiniz.
Araştırma bu devrin nedenlerini de incelemiş ve ilginç bir nokta tespit etmişler. Çalışanlara; “sizi iş değiştirmeye ne ikna edebilir ya da neden iş değiştirme fikrine sıcak bakıyorsunuz” sorusu sorduklarında sırasıyla 1) Daha yüksek kazanç için, 2) Daha iyi bir iş/yaşam dengesi için ve 3) Daha iyi gelişim olanakları için cevapları verilmiş. Ancak aynı soru işten ayrılmış olanlara sorulduğunda yani gerçekleşene bakıldığında yine sırasıyla:
- Daha çok ilerleme ve gelişim olanakları
- Tepe yönetimden daha iyi liderlik
- Daha çok kazanç
cevapları alınmış. Buradan işten ayrılmanın “gerçek” nedenleri arasında, söylenenin aksine, daha fazla para imkanının 3. sırada olduğunu, ilk iki nedenin ise gelişim olanakları ve üst yönetimin liderlik anlayışından ya da uygulamalarından duyulan sıkıntı olduğu görülüyor.
Eğer insanların iş değiştirme kararlarında daha fazla para birinci öncelik değilse, o zaman mevcut çalışanlarınıza daha fazla para vererek onları elde tutma planınız da çok geçerli değil demektir. Kısa vadede iş görebilir ancak işletmenizdeki gerçek sıkıntının ne olduğuna ve insanların beklentilerine gözlerinizi ve kulaklarınızı kapatmaya devam ederseniz, “herşeyi yaptık, niye gidiyor bu adamlar” diye kendi kendinize düşünürsünüz.
Bu yazıyı yazarken Forbes dergisinde George Anders’ın bir makalesine rastladım. Anders da aynı araştırmayı konu edinen bir makale yazmış ve aklın yolu bir olduğundan, benimle yaklaşık aynı çıkarımlarda bulunmuş. Yazısına başlık olarak da “Can you handle the truth?”, “Gerçekle yüzleşebilir misiniz?” sorusunu seçmiş. İnsan kaynakları uzmanlarının gerçeği görmekte sıkıntı yaşadıkları noktasına o da temas ediyor. Bizde öyle bir rahatsızlık da vardır; aynı şeyi işletmede çalışan benim gibi bir mühendis söylese kaale alınmaz, yabancı bir uzman gelip o tespiti yaparsa çok değer verilir. Hani benim yazdıklarım inandırıcı gelmiyorsa bir de Forbes dergisinden okuyabilirsiniz diye ekledim bu kısmı 🙂
Raporun orjinali : http://talent.linkedin.com/blog/index.php/2014/03/internal-mobility-exit-survey
Forbes yazısı : http://www.forbes.com/sites/georgeanders/2014/03/18/when-the-best-employees-quit-can-you-handle-the-truth/